Bilinen odur ki, kadınlar henüz annelerinin karnında bir bebekken tüm yaşamları boyunca kullanacakları yumurtalar gelişir ve onlarla birlikte doğarlar. Sonrasında da yeni yumurta üretimi olmaz. Yumurtalık içindeki yumurtaların artan yaşla birlikte azalması normal ve fizyolojik bir süreçtir. Kız çocuğunun anne karnında 5 aylıkken sahip olduğu yumurta sayısı yaklaşık 6-7 milyon kadardır, bu sayı doğumda 1-2 milyona düşer, çocukluk çağında yavaş yavaş azalarak ergenlik döneminden itibaren ayda bir yumurta yumurtlamak suretiyle bu azalma menopoza kadar aylık ortalama 350-400 yumurta harcayarak devam eder. Bu yumurtalar yumurtalıklar içerisinde follikül denen içi sıvı ile dolu küçük boşluklarda saklanırlar. Küçük kız doğurganlık çağına girdiğinde aylık döngüler (adetler) başlar. Her adet sırasında yumurtalık bir yumurta geliştirir. Nadiren birden çok da olabilir. Bu yumurta erkekten gelen sperm hücresi ile birleşirse gebelik oluşur.
Bir kadının gebe kalabilme şansı aslında en yüksek 25 yaşları civarındadır. Gebe kalma oranı yaşla birlikte azalır ve 35 yaşında itibaren bu azalma hızlanır ve 40 yaşından sonra da belirgin olarak azalır. Daha önce çocuk sahibi olmuş kadınlarda bile gebe kalabilme 45 yaşından sonra neredeyse imkansız hale gelir. Kişisel farklılıklar elbette oldukça önemli rol oynayacaktır ama genel olarak 45 yaşından sonra tüp bebek tedavisi de yapılsa gebelik oranı %5'in altındadır. Yumurtalık kapasitesinin azalması ve dolayısıyla üreme fonksiyonunun kaybı, menopoz ile aynı anlamda değildir. Kadın adet görebilir ama anne olma şansı azalmıştır. ''Halen adet oluyorum, neden çocuk sahibi olamıyorum?'' sorusunun cevabı bu fizyolojide yatmaktadır.
Ailesinde erken menopoz olan kadınların özellikle daha dikkatli olmaları gerekir. Bu kadınlarda yumurtalık kapasitesi daha erken tükenir. Genetik olarak belirlenen menopoz yaşından yaklaşık 5-10 yıl öncesinden çocuk sahibi olmada sorunlar ve gecikmeler ortaya çıkabilir, örneğin 40 yaşında menopoza girecek olan bir kadın 30 yaşından itibaren çocuk sahibi olmakta zorlanmaya başlar. Bu nedenle özellikle annesinde, teyzesinde ve ablalarında erken adetten kesilme, erken menopoz durumları olan bayanların anne olmayı ertelememeleri gerekir.
İleri yaşın ve genetik etkilerin dışında yumurtalık rezervinin erkenden azalmasına sebep olabilecek başka faktörler şunlardır:
1. Endometriosis hastalığının kendisi ve çukulata kistleri değişik faktörler üzerinden yumurtalık rezervini ve gebe kalma kapasitesini etkileyebilirler.
2. Kanser nedenli geçirilmiş radyoterapi ve kemoterapiler: Özellikle gençlik çağı kanserlerinin tedavi edilebilir hale gelmiş olması, yaşamını devam ettirenlerde üreme ile ilgili sorunların daha sık olarak görülmesine neden olmuştur.
3. Daha önceden geçirilmiş yumurtalık ameliyatları: Yumurtalıktan kist çıkarılması operasyonu ne kadar dikkatli yapılırsa yapılsın yumurta sayısını azaltacağından rezerv düşecektir. Özelikle çukulata kisti olarak bilinen, çikolata kistlerinin alınması o taraftaki yumurtalık kapasitesini azaltabilir. Bu tür cerrahilerin tecrübeli bir operatör tarafından yapılması şarttır. Laparoskopik operasyonlarda bu konu bazen bir dezavantaj da olabilir. Özellikle iki taraflı dermoid veya çukulata kisti olanların ameliyatlarının açık yapılması ve dokuya maksimum özen konusu hekimle iyi tartışılmalıdır.
Tüp bebek uygulamalarında başarı, önemli bir oranda toplanan yumurta sayısıyla ilintilidir. Çok aşırı sayıların dışında, ideal olan 5 ve üzerinde yumurta elde etmeye çalışmaktır. Yapılan araştırmalara göre 5'den daha az sayıda yumurta elde edildiğinde seçme şansı azalmakta ve gebelik oranları beklenenden düşük olabilmektedir. Az sayıda yumurta toplanan kadınlarda ilaç tedavisi değişiklikleri ile sıklıkla çok önemli bir avantaj sağlanamaz. Önceki tedavilerinde uzun protokol (Lucrin ve benzeri ilaçlar) uygulanmış olan kadınlarda kısa protokoller denilen faklı ilaçlar denenebilir. İlaç dozunun yükseltilmesi ile bazen yumurta sayısında kısmi artış sağlanabilirken bu artış aslında gebelik oranlarına istenildiği gibi yansımamaktadır. Eskiden beri uygulanan Clomiphene adlı ilaç kullanılarak, aromataz baskılayıcı adı verilen ve hap şeklinde uygulanan tedaviler ile zayıf yumurtalık cevabı veren kadınlarda yumurta sayısının artırılabileceğine dair çalışmalar vardır. Akupunktur ile yumurtalık cevabının iyileştiğine dair çalışmalar da yayınlanmıştır. Bunların hiçbirinden fayda sağlanamazsa natürel yöntem dediğimiz ilaçsız tedavi de denenebilir.
Kadında yeni yumurta yapımı sağlanabilir mi?
Klasik bilgilerin aksine yeni çalışmalar kadın yumurtalıkları içinde kök hücrelerin de bulunduğunu göstermiştir. Bu hücreler üzerinden yeni yumurta üretimi ve gebelik elde edilmesine yönelik çalışmalar deney hayvanlarında yapılmaktadır. Böylelikle çok yakın bir gelecekte diliyoruz ki yumurtalık rezervi azalmış kadınların da anne olabilmeleri imkan doğacaktır.